TürkBankası ailesine 1990 yılında dahil oldum. Geriye dönüp baktığımda, 32 yıldır TürkBankalı olmaktan gurur duyuyorum. Bankamıza yakışır görev ve sorumlulukları yerine getirmek için büyük özveri gösterirken ister istemez stres altına giriyorum ancak mutfağımda geçirdiğim zaman sayesinde rahatlayabiliyorum.
Boş zamanlarımı mutfakta geçirmek benim için büyük bir zevk, özellikle tatlı veya tuzlu kurabiyeler, poğaçalar ve pastalar yapmayı çok seviyorum. İlkokul yıllarımdayken okulda ev idaresi dersimiz vardı, bu ders ile birlikte mutfağa olan ilgim ortaya çıktı. İlkokul yıllarımdan sonra pasta ve kurabiye yapmak en büyük hobim haline geldi. Bu işi yapmak için sevmek gerekir çünkü tıpkı bir sanatçının eserine şekil verdiği gibi uzun saatler ister.
Dostlarıma, yakınlarıma ve kızımın öğrencilerine pasta yapıyorum. Pastalarımı görenler ve tadanlar şahit oldukları görüntü ve deneyimledikleri lezzet sebebiyle birçok kez sipariş vermek istediler. Kaldı ki ben bu işi ticari kaygılarla yapmıyorum. Bu işteki tek amacım sevdiklerimi ve küçük çocukları mutlu ederken bu süreçten keyif almaktır.
Mutfakta vakit geçirmek adeta bir terapi gibidir. Yoğun iş temposu sonrasında eve vardığımda bazen kendimi yemek bile yemeden mutfağa girmiş ve börek yapar halde buluyorum çünkü bu sayede kendim ile baş başa kalıyorum ve ruhumu dinlendirebiliyorum. Bu sayede işimde daha verimli olabiliyorum ve iş sebebiyle sahip olduğum stres seviyesini en aza indirgeyebiliyorum. Stres sebebi insanlar yalnızca kendilerine değil aynı zamanda çevrelerine zarar verirler, bu zarar fiziki olmak zorunda değildir. Bu sebeple mutfak ile ilgili olsun veya olmasın herkesin bir hobisi olmasını tavsiye ederim.