HBR Türkiye’nin düzenlediği ve COP28 sonrasında ortaya çıkan tabloyu değerlendirerek, sürdürülebilir bir gelecek için önemli adımların görüşüldüğü webinar’da uzmanlar ve sektör liderleri sürdürülebilirliği bütünsel bir yaklaşımla ele aldılar.
COP (Conference of the Parties), Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) kapsamında 1995’ten bu yana her yıl farklı ülkelerde düzenlenen önemli bir etkinliktir. Sözleşme’ye taraf olan devletler, araya gelerek, küresel ısınmanın etkilerini azaltmak ve sürdürülebilir bir gelecek için ortak çözümler bulmak yeni anlaşmalar yapmak, anlaşmanın uygulanmasıyla ilgili konuları tartışmak ve bilimsel gelişmeleri takip etmek için yılda bir defa buluşuyorlar.
Türkiye’nin de katıldığı ve bu yıl Dubai’de düzenlenen COP28 kamu, özel sektör liderlerini ve sivil toplumu bir araya getiren etkinlikte, küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlamayı amaçlayan Paris Anlaşması kapsamında kolektif ilerlemeyi ölçen ilk rapor yayımlandığı için konferans, iklim eylemi için bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. Bundan sonra 5 yılda bir yayımlanması hedeflenen “Küresel Durum Değerlendirmesi” raporu sonuçları sera gazı emisyonları, ortalama sıcaklıklar, deniz seviyesi artışı gibi metriklerin kötüye gittiğini gösteriyor.
“Küresel Durum Değerlendirmesi” kararlarına göre diğer konuların yanı sıra, Taraflara ulusal düzeyde kararlaştırılmış şekilde aşağıdaki konulardaki küresel çabalara katkıda bulunma çağrısında da bulunuyor:
– 2030 yılına kadar küresel olarak yenilenebilir enerji kapasitesinin üç katına ve küresel ortalama yıllık enerji verimliliği iyileştirme oranının iki katına çıkarılması;
– Kömürlü termik santrallerin azaltılmasına yönelik çabaların hızlandırılması;
– Yüzyılın çok öncesinde ya da ortalarında sıfır ve düşük karbonlu yakıtların kullanıldığı net sıfır salımlı enerji sistemlerine yönelik çabaların küresel olarak hızlandırılması;
– Enerji sistemlerinde fosil yakıtlardan adil, düzenli ve hakkaniyetli bir şekilde geçiş yapılması, bilime uygun olarak 2050 yılına kadar net sıfıra ulaşmak için bu kritik on yılda eylemlerin hızlandırılması;
– Diğerlerinin yanı sıra yenilenebilir enerji kaynakları, nükleer enerji, özellikle azaltılması zor sektörlerde karbon yakalama, kullanma ve depolama gibi azaltma ve uzaklaştırma teknolojileri ve düşük karbonlu hidrojen üretimi de dahil olmak üzere sıfır ve düşük salım teknolojilerinin hızlandırılması;
-2030 yılına kadar, başta metan salımları olmak üzere, küresel düzeyde karbondioksit dışı salımların hızlı ve önemli ölçüde azaltılması;
– Altyapının geliştirilmesi, sıfır ve düşük salımlı araçların hızla devreye alınması da dahil olmak üzere, karayolu taşımacılığından kaynaklanan salımların azaltılmasının çeşitli yollarla hızlandırılması;
– Enerji yoksulluğuna ya da adil geçişlere çözüm getirmeyen verimsiz fosil yakıt sübvansiyonlarının mümkün olan en kısa sürede aşamalı olarak kaldırılması.