Gerek uluslararası ortamda gerekse Türkiye’de Bankacılık ve Finans sektörü 90’lı yılların başından itibaren kabuk değiştirmeye başlayarak özellikle teknolojinin kullanımı sonucunda yoğun bir rekabet ortamı içine girmiştir. Globalleşmenin de etkisi ile özellikle uluslararası ödeme sistemleri, sermaye hareketleri ve yeni finansal ürünler bankaların müşteri kazanma, kazanılan müşteriyi elde tutma ve mevcut müşteride verimi artırma konularında teknolojiyi her geçen gün artan şekilde kullanmalarını rekabetin ön koşulu haline getirmiştir.
2000’li yıllarla birlikte hız kazanan internet bankacılığı ve mobil bankacılık şube lokasyonlarının varlığının ciddi biçimde sorgulanmasına neden olmuş, hatta bankacılığın tamamen şubesiz bankacılığa dogru hızla evrileceği çoğunluğun görüşü haline gelmiştir. Ancak 2000’li yıllar bankacılıkta şube lokasyonlarının önem ve mevcudiyetinin o kadar da hızlı ortadan kalkmayacağına tanık olmuştur. 2000’li yılların başından günümüze kadar bankacılıkta teknolojinin kullanımı, mevcut işlerin teknolojik ortamlara devri, muhasebe ve raporlama sistemlerinin otomasyonu, şube bazlı mevcut işlemlerin müşteriler tarafından alternatif dağıtım kanallarından yapılması (para çekme/yatırma, ekstre, ürün limit ve diğer özelliklerin değişimi) şeklinde gelişmiştir. Ancak özellikle son 2-3 yılda ortaya çıkan yeni teknolojiler bankacılık ve finans sektöründe rekabet koşullarının yeniden oluşmasına ve teknolojinin servis maliyetleri ile müşteri fiyatlamalarında çok daha belirgin rol oynayacağını göstermektedir.
Son zamanlarda özellikle Fintech ve telekomünikasyon şirketleri gibi non-bank kuruluşlar ile, BtoB BtoC ve CtoC gibi platformlar bankaların geleneksel rollerinin erozyona uğraması konusunda ciddi bir tehdit olarak değerlendirilmiştir. Ancak benim görüşüm, bankaların teknolojiyi adapte etme, iş yapma biçimlerinde değişiklik yapma ve innovasyon konularında hızlı hareket edebileceği ve düşünülenin aksine non-bank rekabetinden ağır hasarlar almayacağı yönünde. Banka ve Finans sektörü dışındaki oyuncuların bu pazara girişi yeni ürünler, yeni uygulamalar ve bankaların geleneksel ürün yelpazelerinden farklı hizmet ve ürünlerin ve her şeyden önemlisi hala milyonlarca unbanked müşterinin sisteme dahil olması sonucu pastanın büyümesi ile sonuçlanacaktır.
Bu büyüyen pastadan pay almanın veya payı arttırmanın en önemli şartı da teknolojiyi doğru şeklide kullanmaktan geçecektir. Ancak özellikle yapay zeka konusundaki gelişmeler bankalar açısından değil bankacılar açısından mesleki bir tehdit olacaktır. Özellikle karar verme mekanizmalarının yapay zeka ile dizayn edilmesi, kredi tahsis ve risk izleme, treasury, kontrol fonksiyonları, pazarlama, hukuk konularında geleneksel bankacılık mesleği ve geleneksel bankacılar açısından tehdit oluşturarak bankacı tanımının yeniden yapılmasına neden olacaktır.
Bankacıların yeni fonksiyonu bu yapay zeka ortamının dizayn ve yönetimi şeklinde değişime uğrayacaktır. Biraz daha zamanımız varken hep birlikte bankacılığın tadını çıkaralım.
Herkese başarılar diliyorum.
Dinçer Alpman